fuar mankeni olmanın dayanılmaz hafifliği

kalk kalk gidiyoruz! 
nereye dememe bile fırsat vermeden tuttu kolumdan bir şahs-ı muhterem. yolda anlatmaya başladı nereye gideceğimiz. auto show 2010 muş meğersem istikamet. iş bu yüzdendi heyecanı. benim bu filmdeki rolüm ise fotoğraflarını çekmek elbette. [ araba alacak değil ya bana. "yazar burada birilerine mesaj gönderiyor" ]

pek çok fuar deneyimim olmuştu ama auto show ilkti benim için. arabaları sevmediğimden değil, sadece onlara o kadar para veremeyecek oluşum asıl mesele. [ bir mesaj daha geldi ] neyse efendim biz biletleri aldıktan sonra girdik mekan-ı huşuya. son model tasarımlar, teknolojinin bilmem kaçıncı harikası modeller filan hepsi inanılmaz hakikaten. lakin benim dikkatimi çeken nokta; araçlardan çok orada görev yapan mankenlerin daha fazla ilgi görmesiydi. yani aklımdan geçiyordu; ama bu kadar olabileceğini tahmin edememiştim. [ meğersem auto show'un raconu buymuş. benim cahilliğim işte ]


insanlar araçlara bakmak yerine nedense onlar hakkında bilgi vermek için orada olan [ ki kabul ediyorum dikkat çekmekte var bunun içinde ] cins-i latiflere ilgi gösteriyordu. zor olsa gerek diye düşündüm bir an için. hakikaten de öyleymiş. zorluk aslında o kalabalıkta işini yapmak için orada olmanın verdiği mecburiyet değil, seviyesiz münasebetlere gebe oluşu. 


sorunda burada başlıyor zaten. hakikaten araba almak için gelen müşteri ile oraya neden geldiği çok belli olan [ anladınız siz ] davetsiz misafirlerin ayırt edilemiyor oluşu. işleri o kadar zor ki; bazen yaşadıkları seviyesizliklere karşı verdikleri tepkileri kontrol dahi edemiyorlar haklı olarak. bağırdıkları bile oluyor hatta...


bütün gün ayakta durmanın üzerine bir de böyle alakasız muhabbetler sanırım onların en büyük sorunu. kısa molalarında tükettikleri sigaralara rast geldim bir ara. öyle mutlu ediyordu ki; o duman onları, bir ara içerideki o düzeysizlik bu dumandan daha da zararlı gibi geldi bana. ne yalan söyleyeyim öyle de aslında..


güzel olup olmadıklarına hakkında yorum yapmak haddim değil. yapmayacağım da! sadece merak ettiğim o an orada olan ve yüzlerinden "artık bitse de gitsem" cümlesi okunan bu kadınların suçunun ne olduğu? yok elbet, olamazda! bu elbet bizim ülkemize has bir durum değil. küçük bir araştırma sonrası diğer ülkelerde de yapılan fuarlarda da benzer manzaralara rastladım. yukarıda da dedim ya; kaba tabirle işin raconu bu olmuş..!


toplumsal bir yaraya parmak basmak değil niyetim yanlış anlaşılmasın. sadece otomobil fotoğrafı çekmek için gittiğim bir fuarda, [ ki fuarın amacının bu oluşu en büyük etkendir buna ]  bir tane bile çekememiş olmam. 

içimden; "bu arabalara bu kadar para veren insanların olduğu bir dünyada, sadece tanıtım için orada olan bir kaç güzel kadının fotoğrafı sanırım daha güzel olur" fikri geçti. bende öyle yaptım. 

iyi ki de yapmışım. malum bazı güzellikler parayla ölçülemiyor...