volker pawlowski ve parçalanmış duvarları


seyahat belki de yapılan ilk ticarettir. 

modern çağda ise bu olgu başlı başına bir ticarettir gözümde. fikrine kapıldığınız anda başlar hatta. yani bi' yere seyahat etmek istediğiniz an yaşayacağınız bütün evreler bu ticaretin safhalarına konmuş tuğlalardan ibarettir. siz daha yola çıkmadan başlarsınız ticarete hatta. girdiğiniz her site, yaptığınız her rezervasyon tamamen ticarettir. az ya da çok farketmez, bütün adımlarınıza yaptığınız tek şey ticarettir. 


bunu farkedip bunun üzerinden para kazanmak sadece tur şirketlerinin işi değil günümüzde. bunun en akıllıca örneğine de berlin'de rastladım. berlin duvarı'nın hikayesi hakkında merak ettiğiniz ne varsa malum ortamlarda var, girer bakarsınız. ben size volker pawlowski adında bir adamdan bahsedicem. efendim bu adam, berlin duvarı yıkıldıktan sonra zamanında yapılmış / dikilmiş bütün duvarları satın alıp kiraladığı bir depoya doldurmuş. evet, bildiğiniz kmlerce uzunluktaki beton blokların kullanım hakkını satın almış. demirden, çimentodan oluşan onbinlerce meton bloğu satın alıp atmış kenara. 


düşündüğünüzde akla mantığa sığan bi' şey değil, farkındayım. yani yüzbinlerce ton taş yığınını alıp kenara koymak mantıklı bir yatırım değil gibi görünüyor. çünkü saklamasından tutun da ne yapacağınızı bilmememiz filan, ne bileyim. volker kardeş bizim bu fikrimizi çürütür mahiyette, buralar ileride değerlerin diyip hepsini satın alıyor ve başlıyor beklemeye. 





sonrasında süreç başta bahsettiğim konuya evriliyor. oralar değerleniyor, berlin turistik bir şehir oluyor ve insanlar berlin duvarının parçalarına hatıra olması için sahip olmak istiyor. burada da devreye volker abimiz giriyor. onbinlerce ton beton yığınını sakladığı yerden yavaş yavaş çıkartmaya, küçük parçalara gölüp satmaya başlıyor. düşünsenize elinizde yüzyıllarca yetecek kadar beton parçası var ve insanlar bunu sizden almak istiyor. hem de küçük parçlar halinde! volker abimiz bunca senenin verdiği hırsla işi daha da ilerletip bu taşları şuan ayakta kalan kısımdaki gibi boyayarak satmayı deniyor ve eskisinden daha da ilgi görüyor. çünkü duvarın ayakta kalan kısmında şuan tanınmış grafiti sanatçıların eserleri var. ve işin garip yanı eskisinden daha da ilgi görüyor. çünkü savaş karşıtı sloganlar, savaşın kendisinden daha fazla talep görmüyor.. hele de üzerine biraz para verirseniz.  


şuan berlin'in en ücra köşesinde bile volker pawlowski'nin zamanında akıl edip aldığı, sonrasında parçalara ayırıp boyayarak sattığı duvar parçalarını görebilirsiniz. kimi buzdolabı magneti olmuş, kimi koskoca blok şeklinde salon süsü. güzel tarafı insanların bunu  hatıra olarak almak istemesi. kesinlikle saçma değil, bunu kabul ediyorum. ancak konunun buralara gelmesi ve volker abimizin sabrı sanırım en can alıcı nokta. internette volker abimizle ilgili bir sürü makale ve fotoğraf var, daha fazla bilgi isteyen girip okuyabilir, onu da ben yapamıcam.

belki merak edeniniz vardır diye söylüyorum, ben almadım volker abimizin taşlarından. çünkü yanımda taş taşıyacak kadar geniş valizlerle seyahat edemiyorum..

iş bu yazı da volker pawlowski'nin engin zihnine armağan olsun!



..week 6 is over!


0 fikre tercüman olmuş:

Yorum Gönder

hani duşa girersin de su ısınana kadar geçen süre içinde yaşadığın üşüme vardır ya?

hahh işte o anlarda aklına takılan bir yorum olsun..